Nâzım Hikmet, tam adıyla
Nâzım Hikmet Ran (d.
20 Kasım 1901 ya da
15 Ocak 1902,
Selanik - ö.
3 Haziran 1963,
Moskova)
Türk şair ve tiyatro)oyun
yazarı.
Türkiye'de serbest
nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk
şiirinin öncüsü. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı
20. yüzyıl'ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok yabancı
dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova'da bulunmaktadır. (1920)]Türkiye Komünist (1920)TKP üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.
Eserleri birçok ödül almıştır. Ancak
Türkiye'deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiş daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.
1938'de şairin cezaevine girmesiyle yasaklanıp ortadan kaldırılmış olan Nâzım Hikmet şiiri, Türkiye'de ancak ölümünden iki yıl sonra
1965'te yeniden ortaya çıkmıştır.
Üslubu ve başarılarıİlk şiirlerini
hece vezni yazmaya başlamasına rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı. Şiirsel gelişimi arttıkça hece vezni ile yetinmemeye ve şiiri için yeni formlar aramaya başladı.
Sovyetler Birliğinde yaşadığı ilk yıllar olan
1922-
1925 arası bu arama tepe noktasına ulaştı. O dönemdeki birçok şairden farklıydı.
Hece vezninden ayrılarak
Türkçenin vokal özellikleri ile harmoni oluşturan serbest vezini benimsedi.
Mayakovski ve
gelecekçilik taraftarı genç Sovyet şairlerinden esinlendi. Şiirlerinden bir çoğu müzisyen
Zülfü Livaneli tarafından bestelendi.
Ünol Büyükgönenç tarafından özgün bir şekilde yorumlanmış olan küçük bir kısmı ise 1979'da "Güzel Günler Göreceğiz" ismiyle kaset olarak çıktı. Birkaç şiiri ise Yunanlı besteci
Manos Loïzos tarafından bestelendi. Ayrıca bazı şiirleri
Yeni Türkü'nün eski üyesi Selim Atakan ve
Cem Karaca tarafından bestelenmiştir.
Ailesi Nâzım Hikmet, annesi Celile Hanım ve kız kardeşi Samiye ile
Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve
Hamburg konsolosluğu yapmış olan Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım'dır.
Çok güzel ve alımlı bir kadın olan Celile Hanım, bir dilci, eğitimci olan Enver Paşa'nın (Mustafa Celalettin Paşa'nın oğlu) kızıdır. Evinde
piyano çalan,
ressam denilebilecek ölçüde iyi
resim yapan,
Fransızca bilen bir
kadındır. Annesinin baba tarafından dedesi,
Polonya'dan 1848 Ayaklanmaları sırasında
Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden Polonezlerden Konstantin Borzecki'dir. Bu göçün ardından Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celaleddin Paşa adını almış ve
Osmanlı Ordusu'nda
subay olarak görev yapmıştır. Türk tarihinde önemli bir eser olan "Les Turcs anciens et meternes" (Eski ve yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Nâzım Hikmet anneannesi tarafından da kuzey kafkasya çerkezlerindendir.
Babası Hikmet Bey, Selanik'te, Hariciye'de (Dışişleri) çalışan bir
memurdur.
Diyarbakır,
Halep,
Konya,
Sivas valilikleri yapmış olan Nazım Paşa'nın oğludur.
Mevlevi tarikatından olan Nazım Paşa aynı zamanda bir özgürlükçüdür. Kendisi Selanik'in son
valisidir. Hikmet Bey henüz Nâzım'ın çocukluğunda memuriyetten ayrılır ve ailece
Halep'e, Nâzım'ın dedesinin yanına giderler. Orada yeni bir iş, hayat kurmaya çalışırlar. Başarısız olunca
İstanbul'a gelirler. Hikmet Bey'in İstanbul'daki iş kurma denemeleri de nihayetinde iflâsla neticelenir ve hiç hoşlanmadığı memuriyet hayatına geri döner. Fransızca bildiği için yeniden Hariciye'ye (Dışişleri) atanır.
Hayatı Nâzım Hikmet, Heybeliada Bahriye Mektebi'nde öğrenciyken
Selanik'te doğdu. Aslen
20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için
15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi.
İlk şiiri ‘Feryad-ı Vatan’'ı
1913'te yazar. Aynı yıl
Galatasaray Sultanisi'nde
ortaokula başlar.
1917'de
Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girer. Daha sonra
Kurtuluş Savaşı için
Anadolu'ya geçer. Fakat sağlık nedenleri ile bahriyeden ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazörü'nde güverte subayıdır.
Bolu'ya
öğretmen olarak atanır. Daha sonra
Batum üzerinden
Moskova'ya giderek
Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde
siyasal bilimler ve
iktisat okur.
1921'de gittiği Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık olur ve
komünizm ile tanışır.
1924'te Moskova’da yayınlanan ilk şiir kitabı ’28 Kanunisani’ sahnelenir. O yıl Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisi’nde çalışmaya başlar. Dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği’ne gider.
1928’de af kanunundan yararlanır ve Türkiye'ye geri döner. Bu kez Resimli Ay dergisinde çalışmaya başlar.
1938’de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. 12 sene süren tutukluluktan sonra askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle Sovyetler Birliğine gitmek zorunda kalır. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca ülke vatandaşlığından çıkarılır ve Nâzım Hikmet, mecburen büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçer ve Borzecki soyadını alır. Moskova'da
3 Haziran 1963 tarihinde
kalp krizinden ölür.